MURSAL HAKKINDA BİRAZ BİLĞİ
 
AZİZ ALİŞİROĞLU´nun MURSAL Köyü web sayfasındasınız
Mursallıysan baş köşeye  
  Ana Sayfa
  MUSTAFA KEMAL ATATURK
  mursal resimleri
  İletişim
  INTERNETTEN CANLI TV IZLEMEK ICIN GEREKLI KODLAR
  CANLI TURKIYE LIGI VE AVRUPA LIGLERI MACLARINI IZLEMEK ICIN TIKLA
  HAZINE AVCILIGINDA TEHLIKE ISARETLERI
  HAZINE AVCILIGINDA HARITA OKUMAK
  DEFINE AVCILIGINDA HARITA ISARETLERI
  DEFINE AVCILIGINDA HARITAYI DOGRU YERLESTIRMEK
  DEFINE AVCILIGINDA HARITAYI ANLAMA
  DEFINE AVCILIGINDA BALIK FIGURU
  DEFINE AVCILIGINDA BALTA FIGURU
AZİZ ALİŞİROĞLU
Ana Sayfa

Tüm Mursallılara sağlıklı ve huzurlu bir yıl diliyorum
MURSAL KÖYÜNÜN BÜYÜKLERİ ŞU AN BU RESİMDE  GÖRDÜĞÜNÜZ KİŞİLERDEN BELKİ 15 İ HAYATTADIR  
 

 
                               VATANSEVER MURSALLILAR

KAYNANAM HATİCE AYTEN VE EŞİM CENNET




MURSALDAN ETKİNLİKLER VE ÇEŞME

MURSAL KÖYÜNÜN GİRİŞTEN GÖRÜNÜŞÜ




BEN VE HANIM









          ANLADIMKİ KÖYÜMDE MUTLUYUM


ALEVİLİK ANADOLU ALEVİLERİNE OSMANLI DÖNEMİNDE YAPILAN BASKILAR  VE MURSAL KÖYÜNÜN TARİHİ İLE KURUCULARI

13. yüzyılda başlayan Asya kültüründe Bektaşilik, özellikle Türkmen aşiretlerinde büyük taraftar buldu. Doğu Türkmenistan’dan, Horasan’a, Tebriz’den Kırşehir’e uzanan hatta Peçenek, Çepni, Akkoyun, Karakoyun, Karakeçeli, Dadal, Kutan, Karadonlu, Barak, Avşar, Kayı, Gagavuş, Uzun Hasan, Karaçadırlı, Hormek, Ağdil gibi daha adı duyulmadık Türkmen aşiretleri yaşamıştır. İslamın ve Aleviliğin Anadolu’ya girmesinden sonra, Selçuklular, Bizanslılar, Moğollar arasında, yer yer kendi bütünlüğü arasında da büyük isyanlar çıkmış sonları kanlı bir şekilde kapatılmıştır.

1598-1601 yıllarında Tebriz’de başlayan Alevi kırımı, Tebriz muhafızı Hadım Cafer tarafından gerek İran içinde, gerekse Osmanlı Türkmenlerine karşı büyük katliamlarla devam etmiş olup aynı tarihlerde, Horasan’dan bugünkü Tunceli ilimize bağlı Hozat ve Pertek yaylalarına kaçan, Karadonlu Türkmen aşireti bu yaylalara binlerce koyunlarıyla, çadırlarıyla yerleşirler. Buralara gelmelerinin tek nedeni, bu aşiretin en büyüğü ve Hacı Bektaş Veli’ye dahi halifelik yapmış olan “Canbaba” hazretlerinin bu topraklarda yatmış olmasıdır. Canbaba Bektaşilik inancında zehiri içip ölmeyen, Bizans Kayzerleri tarafından kazana konulup kaynatıldığı halde diri çıkan mitolojik olguya sahip bir velidir. Bu deneyle kendisinin inancına inanılması için, Hıristiyan Kayzer tarafından öngörülen bir koşul olduğundan ağuyu içmiş ve rivayette Canbaba’ya ağu içen anlamında “Ağuçan” denilmiştir. İşte bu ulunun Horasan’da kalan torunlarından Seyyid Ali Haydar Ağa bütün müridlerini ve sürülerini alır, Hozat’a Barginek yaylasına konar. Aynı tarihlerde Celali isyanları baş göstermiştir. Anadolu Celalilerini bastırmak için, yeni sadrazam olmuş, Hırvat kökenli Kuyucu Murad Paşa Anadolu’ya Serdar olarak gönderilir. Kırşehir, Sivas, Yozgat, Amasya, Tokat, Malatya düzlük ve dağlık yörelerinde bulunan Celali yandaşlarını imha etmesi için padişah buyruğu verilir. Murad Paşa gizli bir Hıristiyan olduğu halde, İslamcı bir tavır sergiler ve Nakşibendi tarikat yanlısı görünür. Çok koyu bir Sünni süsü ile Anadolu’da yakıp yıkmadığı yer kalmaz. Tebriz ve Horasan’da yaşayan Alevi ve Bektaşiler, Celalilerden önce 1527’de yaşanan Kalender Çelebi isyanını desteklediklerinden, Osmanlı Sarayı ve Kuyucu Murad Paşa tarafından takip altındadırlar.

Ağuçan Ali Haydar Ağa ve amcasının oğulları, Ceritliler ve yine aynı aşiretin bir diğer parçası olan Hormekanlıların Muş ve Maraş illerinde oldukları saptanır. Osmanlı ordu müfrezeleri bunların üstüne gönderilir. Durumu istihbarat edinen Ali Haydar Dede’nin başı, Pertek’te bulunan Ermeni ve Gürcülerle zaten derttedir. Bir yayla sorunu yüzünden çadırları baskın görmekte, Hozat ve Pertek’te yaşayan Sünni halkla ihtilaflar yaşamaktadır. "En iyisi buralardan göçmek reva oldu bize, Hatay topraklarına göçelim..." der ve oğullarını, taliplerini toplar.

Peçevi tarihi, Kuyucu Murad Paşa’yı memleketi eşkıyadan temizleyen yiğit bir vezir olarak gösterse de insanları, önce kuyu kazdırıp, sonra yüzlercesini üstüne koyarak öldürten bu kişi beter bir insandır. Çünkü eşkıya diye tanımladıkları insanlar Hz. Ali’yi, Muhammed’i, Allah’ı, Kur’an’ı, Ehlibeyt’i seven Türkmen Alevileridir.

Osmanlı Sarayına ne olduğu belirsiz bir devşirme olarak giren sonra da paşalığa kadar yükselen bu Hırvat Murad Paşa denen zalim, Osmanlı tarihinin bir yüz karasıdır. Vezirliğini yaptığı adaşı padişah 4. Murad, Kuyucu’dan aşağı kalmaz. Derecede merhametsiz, tutucu ve zalim bir padişahtır. Hükümdarlığında Anadolu topraklarına kan ve fitne saçmış, Anadolu aydınını, bilgesini ezmiş, İslamı kötüye kullanmış bir hükümdardır. İşte bu şartlar altında Hozat’tan başlayan Ağuçan göçü, geride, bıraktığı üçyüze yakın şehitleriyle, önce Malatya topraklarına ulaşır. Kendisinden çok yıllar evvel, Horasan’dan gelen, Divriği’ye Kangal ve Darende yaylalarına yerleşen Uzun İbrahimoğulları’na (Drejanlar) konuk olurlar. Çünkü bu kadar öveç koçu ve binlerce koyunu barındıracak, ancak bu dağlar vardır. (Drejan aşireti asimileye uğramış konumdadır.) Murad Paşa müfrezeleri Divriği’ye kadar ulaşmış olup, oradan Elazığ / Pülümür, Erzincan ve Dersim Alevilerini yok etmek üzere hazırlık yapmaktadır ve Ağuçan kaçmaktadır, kaçmaktadır...

Seyyid Ali Haydar Ağa’nın Malatya ovasına yerleşmesi, sürülerinin ve çadırlarının Yama Dağı eteklerine konuşlandırılması, Kangal, Divriği, Elbistan, Mursal,Akçadağ ve Kürecik Türkmenlerinde de büyük bir sevince vesile olur. 4. Murat döneminde Celali harekatına asker verdiği için, Ağuçanlılar zan içindedir. Osmanlı devriyelerince köşe bucak aranmakta, bulunduğu anda kılıçtan geçirilme tehlikesiyle yüzyüzedirler.

Varto’dan gelen bir elçi, Ali Haydar Ağa’nın bu yöreleri terketmesi gerektiğini, Hormek aşiret reislerinden mektup olarak Seyyid Haydar’a ulaştırırlar.

Drejan aşiret büyükleri çadır toplantıları yaparak, Ağuçan aşiretinin buradan kaçması ya da kaçırılması için bir sürü plan yaparlar. Önce Kürecik’ten Ellez Obasına haber verilip Çamşıhı Beyi getirilir. Kürecik ve yöreleri de Sinamelli aşiret reisliğine bağlıdır. Ancak Ağuçan postnişiliğini mürşid postu olduğundan, bu dedelerin piri sayılmaktadır.

Karar verilir, Seyyid Ali Haydar Ağa’nın altı sürü koyunu, Drejan ve Çelikan ağalarınca satın alınır. Bu arada gerek Ali Haydar Dede, gerekse Hanım Sultan, eşi Razey (Hormek kızı Irazca) hastalanmıştır. Onlara iki atlı bir revan yatak hazırlanır, Elbistan yoluyla Hatay topraklarına geçerler. Burada Dadal Türkmenlerinden Mursal Beyliği yaşamaktadır. Onlar da Tebriz’den ve Horasan’dan Hadım Cafer’e dayanamayıp kaçan Bektaşi Türkmenlerdir. Mursal, bugünkü Reyhanlı ilçesine bağlı tarihi bir köydür.(Dikkat bugunkü sivas divriği mursal köyünün kurucularıdır mursal a 3 aile yerleşmişlerdir.esasen mursal köyü hatay reyhanlıda yaşayan mursaloğulları tarafından o dönemde yayla olarak kullanılıyormuş)
önemli bilği ;
mhp milletvekili ve TBMM eski başkanı Murat SÖKMENOĞLU(hatay cumhuriyeti cumhurbaşkanı tayfur sökmen beyin oğlu)mursaloğullarındandır  

Başbakanlık arşivlerinde ve Reyhanlı tarihinde, Hatay müstakil devletken, Selçuklu ve Osmanlı Türkmenlerinden, İran ya da Türkmenistan’dan kaçan her Türk boyu bu yörelerde sığınmacı olarak kalmışlardır. Ayrıca Hatay Aleviliğinde Nusayrilik gibi çok köklü bir Ali taraftarlığı bilindiği için, Osmanlı’nın zulmünden hicret eden herkes bu yörelere kaçmakta ve yerleşmektedir.

Yaşlı ve yorgun Haydar Dede ve eşi Ana Sultan (Hörmekli Razey) burada ancak iki ay kadar hayatta kalabilirler ve terk-i dünya ederler. Ağuçan Seyyidlerinin Mursal’a gelmesiyle, Niğde, Kayseri ve Yozgat’tan mürid akınları bu köye koşarlar. Ne var ki Osmanlı istihbaratı burada da onları keşfederek son Celali azgınlığını yok etmek için Hatay Devleti’ne tamim yazar. Bu kanun kaçaklarını bölgeden kovmasını ister. Bu vesileyle Hatay Valisi, Haydar Dede’nin oğlu, Zeynel ile Yeğeni Ceritli Müslüm Dede’yi makamına çağırttırıp, bu toprakları terketmeleri gerektiğini söyler. Huzuru bozulan Zeynel Dede, Hatay Valisinden birkaç gün ister ve kalan sürülerini Halep tüccarlarına satar. Hozat’tan itibaren Barginekli ve Ceritli aşiretlerinin izini Mursal’da bulan Osmanlı, Ağuçan’a burada da rahat vermez.

Aradan geçen 150 yıllık bir süreç içinde, Toroslarda, Dadal Türkmenleri ve Sarıkeçili Yörüklerle başlayan isyan kavgaları da kızışmaktadır. Saraya karşı ayaklanan Toros Dağlarının bütün Türkmenleri, yenildikten sonra Hatay bölgesinde, Mursal’da yaşayan Karadonlu Türkmenlerinin, Ağuçan ve Ceritli Obaları dağılır. Sürülerini Halep tüccarlarına satan Ağuçan Seyyidliği, Seyyid Mürsel, Müslüm ve Zeynel Dedeler gözetiminde tekrar Malatya / Doğan Şehir-Yamadağ, Elazığ / Sün bölgesi, Elbistan / Nurhak Dağlarına çekilirler. Olaylar o kadar seri baskınlarla yoğunlaşır ki, Reyhanlı’nın, Mursal ve Amik topraklarında kalan Ceritli (Ağuçanlılar) göçü, kendilerini baharda göç eden kuş sürülerine benzeterek isim değiştirir, “Cırıklılar” olarak Elbistan yaylaklarına giderler. Nurhak Dağlarına yerleşen bu Horasan kökü, yüzlerce çadırını buraya kurar, develerini ve koyunlarını Anadolu’nun bu muhteşem yaylasına yerleştirirler. Ancak Osmanlı yakalarını bırakmamıştır. Çünkü, gerek Celali başkaldırısında, gerekse Kalender Çelebi vakasında Karadonlu aşireti (Ağuçanlı Türkmenler) ile onların diğer parçası olan Ceritli Türkmenleri, saray isyanlarına büyük çapta yardımcı oldukları için, Osmanlıca fişlenmiş olup, özellikle de Dulkadiroğullarıyla işbirliği yaptığı için bu takipten kurtulamamıştır.

Aradan 150 yıl geçmiş olmasına rağmen, Elbistan kadılığına ferman gönderilerek, Nurhak’ta yaşayan Cırıklı yani Ceritli aşiretiyle Ağuçan dedeganlığının ıslah edilmesi için kesin buyruklar tamim edilmiştir. Bu arada Seyyid Müslüm ve Seyyid Zeynel Dedeler’in öldürülmüş olması son Seyyid Muhammed’i zor durumda bırakır. Elbistan kadılığını elinde tutan Kadı Mehmed Bey Nurhak’a zaptiyeler göndererek sarayın emrini bildirir. Seyyid Muhammed’i Osman-ı Aliye’ye uymaya ve şeriat hükümlerine sadık kalmaya davet eder. Genç olmasına rağmen, Kerbela’dan yeni dönmüş, Seyyid Muhammed “Hacı Mehmed” ünvanıyla anılmaktadır.

Keşf-i kerameti, bilge ve demokrat kişiliği ile bir anda güneyi sarmış bir insan olduğundan, Osmanlı Sarayını ve Maraş’taki Zülkadir varlığını rahatsız etmektedir. Bu "zındık Kızılbaş ekibi"nin Nurhak’tan mutlaka sürülmesi gerekmektedir. 1780’li yıllarda Kadı Mehmed, Seyyid Muhammed’i Elbistan’a çağırır: "Bak dede!" der.

"Sizin atalarınız da Hünkara karşı geldi, Kalender Çelebi’yi desteklediler. Ne var ki şu an senin konakladığın yaylada, Nurhak’ta Kalender Çelebi’nin başı kesilerek, at heybesi içinde İstanbul’a gönderildi. Gel inattan vazgeç, ulül-emre uy. Senin için Hasan Ali Yaylası’nı tahsis ettim. Müritlerini topla, camiye hayır deme!"

Seyyid Muhammed kaşlarını çatar düşünür: "Kadı efendi!" der.

"Biz Elhamdülillah Müslümanız amma, İmamımız Oniki İmam’dır. Bizim en ulumuz senin o buyurduğun camide şehit edilmiştir. Ol nedenledir ki biz Ali evlatları olarak, ceddimize lanet okunan bir mekânda Hakk’a tapmayız. Cem evlerimizi yıktırdınız, Padişah Mahmud’un emriyle, dilimizi Arapça ettiniz. En kutsal mekânlarımıza Emevi’nin ve Abbasi’nin emir ve buyruklarını soktunuz. Biz Türkmenleriz, Allah’ımızı kendi, dilimizle anarız. İbadetlerimizi de yine kendi öz dilimizle icra ederiz.

Biz hiçbir zaman, bu topraklarda kan aksın istemedik. Ancak sizlerde bu ülkenin çocukları olduğunuz halde Osmanlı’nın devşirme paşalarına teslim oldunuz, neslinizi inkâr ettiniz.

Oysa ki Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi (Otman Gazi) dahi, pirim, Pirim Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin himmetiyle kılıç kuşanmış, Şeyhim Edebali’nin himmetiyle bir imparatorluk kurmuştur. Şimdi, niçin bizi bu ülkeden saymıyorsunuz? Kaldı ki dört kıtada benim ceddim at koşturdu, Muhammed dinini, Bektaşilik yaydı. Şimdi biz üvey mi olduk?"

Kadı Mehmet zaten bunları bilmekte ve Seyyid Muhammed’e büyük bir inançla bakmaktadır:

"Senin ve taliplerinin kılına zarar getirmeyiz. Yeter ki sen, padişah buyruğunu reddetme. Nurhak’ı terket. Bir müddet Hasan Ali Yaylası’na göç."

Bu teklif Seyyid Muhammed’in aklına yatar. Akşam çadıra döndüğünde, rehber ve müritlerini toplar: "Erenler, Osmanlı’dan kurtuluş yok..." der.

Nurhak Yaylası’na, kendilerinden önce gelen Türkmenlerin Reisi Seyyid Koca’da bu fikri onaylar. Artık, Hozat / Berginek’ten gelen bu köklü Ağuçan / Ceritli aşireti, Osmanlı zulmü karşısında, Ehl-i Sünnet’i kabullenmeye başlayarak, aşiretin adını “Cırıklı Aşireti” olarak değiştirir. Cırık, göçebe kuşlar grubudur.

Aşiret, bu anlamdan esinlenerek, adını Cırıklı Aşireti olarak değiştirirken bir anlamda Osmanlı’nın fişlenme takibinden kurtulmaya çalışır. Kadı’nın tavsiyelerine uyan aşiretler, gerek Seyyid Koca gerekse Seyyid Muhammed eşliğinde, bugünkü Akçadağ toprakları içinde bulunan Hasan Ali Uşağı Yaylası’na göçerler. Türkmen affının gündeme gelmesiyle de Elbistan Kıyısı’na inip 5 km. kuzeyde bir çayırlığı işgal ederler.

Buraya “Hasan Obası” denmektedir. Burası göçer Çilingirler’in bulunduğu, otlak bir arazidir. Bunun için adına “Çilingir Çayırı”da denir. Bugün burası Çilingir Çayırı, diye anılmaktadır. Seyyid Muhammed’in türbesinin bulunduğu bu köye şimdi ise, “Hasan Köyü” denilmektedir. Bütün Elbistan / Malatya ovalarında ve dağlarında o günün büyük mürşidi ve evliyası olarak bilinen Seyyid Hacı Mehmet Dede, Âşık Mahzuni Şerif’in babası Zeynel’in öz dedesidir.

Seyyid Mehmet’in 1800’lü yılların başında vefat etmesiyle, Hasan Köy’de asimile edilerek Sünniliği kabul eden Cırıklı ve Ağuçan Türkmenleri burada kalır. Ancak, Oniki İmam’a bağlılığını sürdürmek isteyen, Kocolar ve bir kısım Ağuçan Türkmenleri, Koç Obası Albaslı Yaylaları’na dağılır.

Sonunda, Afşin’in 15 km. kuzeydoğusunda, küçük bir tepe üzerine gelirler ve Hozat / Barginek Köyü’nün anısına Berçenek Köyü’nü kurarlar. Elbistan’a; Dersim’den, Horasan’dan Hatay’dan akın etmiş bütün Türkmen ve Yörük Alevileri asimileye uğrar ve köylere; camiler, imamlar tahsis edilir. Bu arada Berçenek Köyü’de 3-4 çeşit aşiretin karmasından meydana gelir (Ağuçan, Cırıklı, Kocalar, Savranlar, Ellezler). Bu aşiretler uzun zaman kök kültürlerini devam ettirirler. Ancak, bunlarla birlikte, Maraş Sünni Türkmen köylerinden gelen bir kısım Sünni Yörük uzantıları da bu köye yerleşirler. 
önemli bir bilğide tübikamdan alınmıştır buna göre;


Reyhanlı Türkmen aşireti Oğuzlar’ın Bayat, Avşar, Kayı, Döğer, Kodallı başta olmak üzere 24 Oğuz boyuna mensup yaklaşık kırk oymaktan kurulu bir teşekküldür. Kışlakları Hatay-Amik ovası olup, yaylakları Sivas Yama dağları ve Kayseri Uzunyayla’dır. 1326’da bölgeyi dolaşan Arap seyyahı İbni Battuda, Antakya yöresini Reyhanlı Türkmen ovası diye adlandırıyor. 1635’lerde Padişah IV. Murat, bu aşiretten Kayı boyuna mensup Mursal Koca’yı bir fermanla Reyhanlı oymaklarına aşiret beyi tayin etmiştir. Reyhanlı oymağından bir bölümünü şimdiki Sivas-Divriği-Mursal köyüne yerleştirerek bölgenin asayişini sağlamaya çalışmıştır. O günden sonra aşiret, Mursallı-Mursaloğulları olarak anılmaya başlamıştır. Aşiretin eski yaylalarına çıkamayışını bu konuda yazılmış ağıdın bir dörtlüğü şöyle anlatır:

Kaldık şu çöllerde aşiret yasta
Evladı ayallar hep oldu hasta
Bir ucumuz kaldı kanlı Sivas’ta
Acep neye varır halin Reyhanlı.

1802’de buraya uğrayan İngiliz konsolosu Baker, Reyhanlılar’ın beş bin çadır olduğunu ve reislerinin de Mursaloğlu Haydar Ağa olduğunu, aşiret mensuplarının oldukça zengin ve ihtişamlı bir hayat yaşadığını bildiriyor. 1865’de Fırka-i Islahiye’de yani Türkmenleri yerleşik hayata geçirme teşebbüsünde Reyhanlı aşireti beyi Murseloğlu Mustafa Bey, uzlaşmacı bir siyaset gütmüş, aşiretini zayiat vermeden Amik ve Çukurova’ya yerleştirmiş, kendisi de Cebeli Bereket Osmaniye sancak beyi olmuştur. Hatay’ın kurtuluşunda diğer aşiretlerle birlikte empertalist Fransızlar’a karşı üstün bir direnme gösteren Reyhanlılar, Tayfur Sökmen’in Cumhurbaşkanı olduğu Hatay’ı 1939’da Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmasını sağlamıştır. Reyhanlı aşiretine bağlı Sivas’ta yaşayan Mursallılar Alevi, Hatay ve Güney bölgelerinde taşayanlar ise Sünni’dir. Bu çarpıcı konunun da üzerinde detaylıca durulması ve araştırılması gerekir sanırım.

DEĞİŞİK KAYNAKLARDAN MURSAL HAKKINDA KISA BİLĞİLER :

* Mursal çok geniş mera potansiyeline sahiptir. Çok geniş yaylalari bulunmaktadir. Bu yaylalardan buz gibi tatlı suları olan yüzlerce kaynakça (çeşme) vardir. İsimleri belli olan kaynakça sahisi 450 civarindadir. İsmi bulunmayan daha yüzlerce kaynakça mevcuttur.

* Mursal, deniz seviyesinden 2020 m. yükseklikte bir yayla köyüdür.

Mursal yaylalarından görüntüler


*
20.10.2000 tarihli nüfus sayımına göre mezralar hariç köyde nüfus 350 kişidir.

*Mursal 1950 - 1965 yılları arasında en kalabalık dönemini yaşamıştır. Bu tarihler arasında takribi 400 hane ve hane başı 4- 5 kişi hesabı ile toplam nüfusu 1600 - 2000 kişi civarında olmuştur. Geçmişte köyde ortaokul açılmasına rağmen, bugün göç nedeniyle öğrenci azlığından ilkokul dahi kapanmış durumdadır. Köydeki çocuklar genellikle Divriği Bölge Yatılı İlköğretim Okulu'na gitmektedirler.

* Mursal dışında yaşayan Mursal kökenli insanların sayısının 5000 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

* Yazları nüfus 2000 kişi civarına ulaşmaktadır. Yazları köy adeta bir tatil yeri görünümündedir.

* D.S.İ. tarafından sulama ve elektrik üretimi amaçlı baraj yaptırılmıştır. Barajın tevsii ve büyütülmesi kararlaştırılmış olup, 2002 yılında bitirilmesi öngörülmüştür.

 


Mursal Barajı'ndan görünüm

 

* Baraj Mursal'a ayrı bir canlılık vermiştir.

* Yol asfaltlanmıştır.

* Köye kanalizasyon sistemi yapılmıştır.

* Elektrik, su (her evin içinde) ve telefon sorunları halledilmiştir.

* Barajda kafes balıkçılığı yapılmaktadır. Lezzetli alabalıkları mevcuttur. Ayrıca havuz balıkçılığı üretim çalışmasıda devam etmektedir.

*15.01.2001 tarihinde kurulmuş bir futbol takımı olup halen Divriği'de müsabakalara iştirak etmektedir.

* Toprağın tarıma elverişli olmaması ve verimsizlik nedeniyle 1960 lı yıllardan sonra çok yoğun olarak Ankara, İstanbul, Sivas, Divrigi ,Mersin, Bursa, Adana, Gaziantep v.b. yerlere göç olmuştur.

 

 

 
AZIZ ALISIROGLUNUN WEB SAYFASINDASINIZ
13 Ekim 2008, Pazartesi

 
 
 
   
MURSALDAN HABER  
  Köydeki tapulama sona geldi fakat herşey arapsaçına döndü,şimdi ise köyde herkes birbiri ile mahkemelik oldu  
MURSAL HAKKINDA  
  Mursal çok geniş mera potansiyeline sahiptir. Çok geniş yaylalari bulunmaktadir. Bu yaylalardan buz gibi tatlı suları olan yüzlerce kaynakça (çeşme) vardir. İsimleri belli olan kaynakça sahisi 450 civarindadir. İsmi bulunmayan daha yüzlerce kaynakça mevcuttur.

* Mursal, deniz seviyesinden 2020 m. yükseklikte bir yayla köyüdür.




Mursal yaylalarından görüntüler

*20.10.2000 tarihli nüfus sayımına göre mezralar hariç köyde nüfus 350 kişidir.

*Mursal 1950 - 1965 yılları arasında en kalabalık dönemini yaşamıştır. Bu tarihler arasında takribi 400 hane ve hane başı 4- 5 kişi hesabı ile toplam nüfusu 1600 - 2000 kişi civarında olmuştur. Geçmişte köyde ortaokul açılmasına rağmen, bugün göç nedeniyle öğrenci azlığından ilkokul dahi kapanmış durumdadır. Köydeki çocuklar genellikle Divriği Bölge Yatılı İlköğretim Okulu'na gitmektedirler.

* Mursal dışında yaşayan Mursal kökenli insanların sayısının 5000 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

* Yazları nüfus 2000 kişi civarına ulaşmaktadır. Yazları köy adeta bir tatil yeri görünümündedir.

* D.S.İ. tarafından sulama ve elektrik üretimi amaçlı baraj yaptırılmıştır. Barajın tevsii ve büyütülmesi kararlaştırılmış olup, 2002 yılında bitirilmesi öngörülmüştür.



Mursal Barajı'ndan görünüm

* Baraj Mursal'a ayrı bir canlılık vermiştir.

* Yol asfaltlanmıştır.

* Köye kanalizasyon sistemi yapılmıştır.

* Elektrik, su (her evin içinde) ve telefon sorunları halledilmiştir.

* Barajda kafes balıkçılığı yapılmaktadır. Lezzetli alabalıkları mevcuttur. Ayrıca havuz balıkçılığı üretim çalışmasıda devam etmektedir.

*15.01.2001 tarihinde kurulmuş bir futbol takımı olup halen Divriği'de müsabakalara iştirak etmektedir.

* Toprağın tarıma elverişli olmaması ve verimsizlik nedeniyle 1960 lı yıllardan sonra çok yoğun olarak Ankara, İstanbul, Sivas, Divrigi ,Mersin, Bursa, Adana, Gaziantep v.b. yerlere göç olmuştur.





MURSAL HAKKINDA :
* Mursal çok geniş mera potansiyeline sahiptir. Çok geniş yaylalari bulunmaktadir. Bu yaylalardan buz gibi tatlı suları olan yüzlerce kaynakça (çeşme) vardir. İsimleri belli olan kaynakça sahisi 450 civarindadir. İsmi bulunmayan daha yüzlerce kaynakça mevcuttur.

* Mursal, deniz seviyesinden 2020 m. yükseklikte bir yayla köyüdür.




Mursal yaylalarından görüntüler

*20.10.2000 tarihli nüfus sayımına göre mezralar hariç köyde nüfus 350 kişidir.

*Mursal 1950 - 1965 yılları arasında en kalabalık dönemini yaşamıştır. Bu tarihler arasında takribi 400 hane ve hane başı 4- 5 kişi hesabı ile toplam nüfusu 1600 - 2000 kişi civarında olmuştur. Geçmişte köyde ortaokul açılmasına rağmen, bugün göç nedeniyle öğrenci azlığından ilkokul dahi kapanmış durumdadır. Köydeki çocuklar genellikle Divriği Bölge Yatılı İlköğretim Okulu'na gitmektedirler.

* Mursal dışında yaşayan Mursal kökenli insanların sayısının 5000 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

* Yazları nüfus 2000 kişi civarına ulaşmaktadır. Yazları köy adeta bir tatil yeri görünümündedir.

* D.S.İ. tarafından sulama ve elektrik üretimi amaçlı baraj yaptırılmıştır. Barajın tevsii ve büyütülmesi kararlaştırılmış olup, 2002 yılında bitirilmesi öngörülmüştür.



Mursal Barajı'ndan görünüm

* Baraj Mursal'a ayrı bir canlılık vermiştir.

* Yol asfaltlanmıştır.

* Köye kanalizasyon sistemi yapılmıştır.

* Elektrik, su (her evin içinde) ve telefon sorunları halledilmiştir.

* Barajda kafes balıkçılığı yapılmaktadır. Lezzetli alabalıkları mevcuttur. Ayrıca havuz balıkçılığı üretim çalışmasıda devam etmektedir.

*15.01.2001 tarihinde kurulmuş bir futbol takımı olup halen Divriği'de müsabakalara iştirak etmektedir.

* Toprağın tarıma elverişli olmaması ve verimsizlik nedeniyle 1960 lı yıllardan sonra çok yoğun olarak Ankara, İstanbul, Sivas, Divrigi ,Mersin, Bursa, Adana, Gaziantep v.b. yerlere göç olmuştur.









 
MURSAL KÖYÜNDE İKAMET EDENLERİN TELEFONLARI  
  MURSAL TELEFON REHBERİ
CTRL + F tuşuna basarak çıkacak boşluga isim yazarak "bul" tıklandığında aranan telefon numarasını ya da aşağıdaki sisteme göre telefon numarasını yazarak ismi bulabilirsiniz.

Adı ve Soyadı Telefon Numarası
A.Rıza Temel 0346 4231227
Abdullah Berk 0346 4231116
Abdulvahap Mısır 0346 4231023
Ahmet Aslan 0346 4231153
Ahmet Bal 0346 4231033
Ahmet Dehmen 0346 4231062
Ahmet Dehmen 0346 4231004
Ahmet Hakverdi 0346 4231028
Ahmet Şahin 0346 4231160
Ahmet Şahin 0346 4231045
Ahmet Şahin 0346 4231231
Ahmet Yalçın 0346 4231051
Ali Alpay 0346 4231240
Ali Ayten 0346 4231032
Ali Bal 0346 4231179
Ali Boran 0346 4231237
Ali Çifçi 0346 4231019
Ali Ekber Bal 0346 4231225
Ali Hakverdi 0346 4231025
Ali Kızıltug 0346 4231197
Ali Kocaman 0346 4231155
Ali Kocaoglu 0346 4231055
Ali Kocaoglu 0346 4231026
Ali Kocaoglu 0346 4231021
Ali Mert 0346 4231050
Ali Poyraz 0346 4231202
Ali Rıza Hakverdi 0346 4231060
Ali Rıza Temel 0346 4231227
Ali Selvi 0346 4231114
Ali Sevgi 0346 4231030
Ali Sönmez 0346 4231233
Aşkın Sarıtaş 0346 4231041
Ayişe Eglen 0346 4231046

Bahattin Selvi 0346 4231100
Bahattin Sönmez 0346 4231138
Battal Kocaman 0346 4231184
Bayram Alpay 0346 4231054
Bekir Dehmen 0346 4231162

Cafer Sönmez 0346 4231218
Cebrail Alpay 0346 4231016
Cebrail Sönmez 0346 4231219
Celal Ayten 0346 4231200
Celal Boran 0346 4231022
Cuma Temel 0346 4231059

Derviş Sönmez 0346 4231180
Dursun Kaya 0346 4231142

Erzade Kocaoglu 0346 4231044
Esat Dönmez 0346 4231199

Fahrettin Ayten 0346 4231187
Fatma Dehmen 0346 4231230
Fatma Dehmen 0346 4231249
Ferhat Kaya 0346 4231052

Garip Bal 0346 4231191
Garip Dehmen 0346 4231013
Garip Dehmen 0346 4231204
Gazi Sönmez 0346 4231056
Gülsüm Aydogmuş 0346 4231211

Halil Şahin 0346 4231012
Hasan Ayten 0346 4231053
Hasan Bal 0346 4231061
Hasan Dehmen 0346 4231224
Hasan Hüseyin Şahin 0346 4231088
Hasan Koca 0346 4231192
Hasan Mert 0346 4231196
Hasan Sevgi 0346 4231037
Hatice Ayten 0346 4231217
H.İbrahim Dönmez 0346 4231213
Haydar Acıkavak 0346 4231214
Haydar Koç 0346 4231117
Hulusi Kocaoglu 0346 4231018
Hurşit Halisyama 0346 4231108
Hüseyin Çifçi 0346 4231048
Hüseyin Dehmen 0346 4231091
Hüseyin Dehmen 0346 4231181
Hüseyin Kocaoglu 0346 4231129
Hüseyin Öztürk 0346 4231005
Hüseyin Selvi 0346 4231156
Hüseyin Uyğar 0346 4231228
Hüsük Aydogmuş 0346 4231170

İbrahim Boran 0346 4231226
İbrahim Kocaman 0346 4231151
İhsan Sönmez 0346 4231223
İsmail Dehmen 0346 4231203

Kadir Koca 0346 4231112
Kamber Ayten 0346 4231136
Kanber Kocaoğlu 0346 4231216
Kaya Kızıltuğ 0346 4231222
Kemal Bana 0346 4231119

Mahir Işık 0346 4231205
Mansur Bal 0346 4231165
Mehmet Bal 0346 4231183
Mehmet Ali Hakverdi 0346 4231015
Mehmet Ali Kocaoglu 0346 4231113
Mehmet Ali Sönmez 0346 4231097
Mehmet Halisyama 0346 4231215
Mehmet Şahin 0346 4231047
Mızırap Özyıldız 0346 4231207
Muharrem Sevgi 0346 4231042
Muharrem Şahin 0346 4231077
Muhittin Ayten 0346 4231235
Musa Şahin 0346 4231043
Musa Cüceoglu 0346 4231038
Musa Çifçi 0346 4231020
Musa Çifçi 0346 4231131
Musa Koca 0346 4231186
Musa Kocaoglu 0346 4231173
Musa Özkan 0346 4231147
Mustafa Bal 0346 4231058
Mustafa Özkan 0346 4231010
Mustafa Sönmez 0346 4231168
Mustafa Yunusoglu 0346 4231143

Nesimi Demir 0346 4231158
Neşet Tamer 0346 4231208
Niyazi Dönmez 0346 4231206

Osman Tamer 0346 4231210

Piri Çifçi 0346 4231139
Piri Selvi 0346 4231064

Rüstem Koca 0346 4231093

Sabahattin Selvi 0346 4231234
Selim Erol 0346 4231229
Süleyman Kocaman 0346 4231185
Süleyman Kocaoglu 0346 4231101

Şevki Şahin 0346 4231027

Tahir Mert 0346 4231198
Tayyar Sönmez 0346 4231209

Veli Kocaoglu 0346 4231031
Veli Kocaoglu 0346 4231201
Veli Sevgi 0346 4231057
Veli Şahin 0346 4231049

Yıldırım Sarıtaş 0346 4231040
Yunus Erdogan 0346 4231174
Yunus Özyıldız 0346 4231039
Yunus Yunusoğlu 0346 4231243
Yusuf Çifçi 0346 4231014
Yusuf Kocaoğlu 0346 4231232

Zeynel Abidin Mısır 0346 4231063
Zeynel Ayten 0346 4231236
Zeynel Kocaoglu 0346 4231163

Zülfigar Hakverdi 0346 4231017


 
MURSAL KÖYÜNDEN ÇIKAN OZANLARIMIZ  
  TÜRKÜ VE OZANLAR :
Mursal, türkü, mani ve sözlü kültür açısından zengindir. Mursal'ın yetişdirdiği ozanlardan Ali Kızıltuğ, Hasan Eylen, Murtaza Yalçın,Ali Kocaoğlu ve Zeynel Sönmez en tanınmışlarıdır.

Mursal'lı ozanların şiir ve dinletilerine örneklerle ileride yer verilmeye çalışılacaktır.




 
SİZDEN DE DESTEK BEKLİYORUZ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol